tavşan ve sihirbaz

Okuyan üç beş kişi var o yüzden çok da fark etmeyecek belki ama bi çok yazımı kaldırıyorum bu gece. Niyeyse bi düşünce ilerde bir kitabın sayfalarında görmek isteyebileceğim yazıları buraya koymamı engelliyor. E-book okumaya çalışmam -ve bunu çok sıkıcı bulmam- da belirli bi etki taşıyor olabilir tabi kararımda.

Ne yapmaya çalıştığımı düşündüğüm oldukça uzun günlerim oldu ve geceler de tabi. İşin aslı hala bilmiyorum. İçinde bulunduğum (kabul, benim suçum) akademik ortam istediğim şey mi? Belki. Yine de durum çok kötü değil. En azından bir şeylerin yanlış gittiğinin farkındayım ve düzeltmeye çalışıyorum değil mi? Peh! Hem bir şeyin farkına vardım: her insanın dünyaya gelmesinde bir amaç varsa benim amacım ev kadını olmak değil, çoluk çocu bakıp kocasını mutlu etmek için didinen bir kadın olamayacağım gerçeği daha şimdiden önümde parlıyor. Sanırım ben öğrenmeye gelmişim. Yıllardır yapabildiğim tek şeyin öğrenmek olduğunu göz önünde bulundurursak pek de yanılmış sayılmam bence.

Son iki yılım geleceği hayal ederek geçti. O zamana kadar beni ben yapan her şeyden uzaklaşıp zamanın geçmesini bekliyordum. İlk yıl öss denen semirmiş canavarla savaştım, ikinci yıl da kendimi yepyeni bir ortama adapte etmek için uğraştm (ne kadar başarılı olduğum tartışılır, o konuya belki daha sonra gelirim). Sorun şu ki iki yılda kendimden çok uzaklaştım ve ara ara eski ben ya da öz açığa çıkınca ne kadar özlediğimi fark ediyorum. Dönüştüğüm şeyle bir sıkıntım yok ama...

Anlamıyorum. Ben farkında olmadan nasıl gerçekleşti tüm bunlar? Son bir senede olan her şeyin farkındayım, o ayrı, ama the godfather'ın bende gördüğü o azim nerde? Ne zaman vazgeçtim en başta kendim olmaktan? Çok basit belki ama o kadar gereksiz şey var ki hayatımda; insanlar uğraşlar... Benim bildiğim ben buna asla izin vermezdi. Benim tanıdığım ben birilerine iyi görünmek için uğraşmazdı ve benim tanıdığım ben diğer insanların ne yaptığıyla ilgilenmezdi. Kendine ait küçük bir dünyası vardı ve o dünyada mutluydu. Ne ara büyüdüm?

Gerçi, büyümek bu değil. İnsanlara katlanmak, olayları istediğin yönde geliştirmek yerine kabullenmek ve elindekiyle yetinip tavşanın yumuşak tüylerinin dibinde sahip olduğun üç beş küçük şeyin keyfini çıkarmak olmamalı... Aksine tüylerin o sivri uçlarından birine tırmanıp sihirbazın gözlerinin içine bakmak olmalı asıl tanım. En azından bunu yapabilecek cesareti bulmak olmalı. Kendini görebilmek o gözlerde, şapkaya tekrardan girmeden önce. Belki de insan denen varlığa gereken budur. Kim olduğunu bilmek. Ben neden burdayım sorusunu cevaplayabilmek... Mastar kullanmayı abartmadan susuyorum ama.. Belki de... Bu arada dipnot: "Sophie'nin Dünyası"nı okuyalı 6 yıl oluyor.
Konuşmak istemiştim. Sanırım bu iyi bir yol. Susarken içimdekileri haykırabilmek için...

İyi tatiller...

Yorumlar

  1. Bu o bizim meşhur 'adsız' değil, benim.
    İsmimi görmek istemedim. Sen bil.
    Sadece şunu söylemek istiyorum.
    Gizli bir hayaletim ben. Her daim arkanda, sana bir nefes uzaklığında, ince ince ensene soluyan fakat döndüğünde hemen arkana saklanan biri...
    Varım. Ve hep olacağım.
    Yalnızlık ve çaresizlik ve biraz da sana has asabiyet dolu çığlıklar iyice sardığında etrafını; yalnız olduğunu düşündüğünde.. Ben oradayım merak etme. Yalnızca bir adım geride.
    Ruhunun içine girip, dolması gereken boşlukları doldurmuş gibi yapıp seni sonsuz mutluluğa ve huzura kavuşturamam ben, hayır.
    Ama en azından elinden tutabilirim. Sana verebileceğim en büyük şey gözyaşlarını omzumdan aşağı kaydırarak senden uzaklaştırmak olur. Olsun bence. Buradayım işte.
    Konuşmak ve kafandaki sözcükleri dilinden dışarı yuvarlamak istediğinde, oturup, arkana saklanamam. O zaman karşına kurulur dinlerim seni. Benim öyle güzel sözcüklerim yok belki. Ama olsun. Ben de dilimden yuvarlanan tükürüklerimi katarım seninkilere. Islatırlar biraz belki. Ama oradalar. Ben de öyle...

    Son birşey, yazılarında varlığımı hissetmek ya da adımı görmek beni çok heyecanlandırıyor ve çok mutlu ediyor...
    Çok önemlisin Athena. Hem ben hem de bizim evrenimiz için.

    Seni gerçekten çok seviyorum...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar